Muazzez Abacı'ya Veda
Sacit Aslan'ın yeni yazısı...
Muazzez Abacı’nın vefatına duyduğum üzüntüyü tarif edecek kelime bulamıyorum.
Bulduğum her kelime boğazıma düğümleniyor, burnumun ucu sızlıyor, gözlerim doluyor ama bir türlü ağlayamıyorum. Çünkü bu kayıp, sadece bir sanatçının gidişi değil; bir dönemin, bir duygunun, bir hayat parçasının sessizce sahneden çekilişi…
İlk tanışmamız 1975 yılının bir Cuma gecesi, Bebek Maksim Gazinosu’nun kulisindeki odasında olmuştu.
O geceyi dün gibi hatırlıyorum… Sahneye çıkmadan önceki zarafeti, gözlerindeki ışıltı, sesindeki asalet… O andan itibaren biliyordum; bu kadının sesi sadece şarkı söylemiyor, insanın kalbine dokunuyordu.
Yıllar geçti, Abacı, Heybetli ve ben nice geceler, nice hatıralar yaşadık. Kimi zaman kahkahalarla dolu, kimi zaman gözyaşlarıyla yoğrulmuş anılar…
Birlikte paylaştık sahnenin büyüsünü, kulisin telaşını, hayatın iniş çıkışlarını. Bu üçlü arasında öyle bir bağ oluşmuştu ki, kelimelere sığmaz, kitaplara bile yetmezdi.
Ve şimdi… Sekiz ay arayla, iki can kardeşimi de kaybettim.
Bir yanım boş, bir yanım sessiz…
Her ikisine de Allah’tan gani gani rahmet diliyorum.
Cennet mekanları olsun, ışıklar içinde uyusunlar.
Ama biliyorum, bir yerlerde o güzel ses hâlâ yankılanıyor. Bir şarkının içinde, bir hatıranın köşesinde, bir dostun yüreğinde…
Muazzez Abacı sahneden inmiş olabilir, ama gönüllerimizde söylediği o son şarkı hiç bitmeyecek.
Ah dedim Ah…
Nurlar içinde uyu canım kardeşim.
Sacit ASLAN