Yalakalığın Çamura Gömülmüş Sefi̇l Yüzü…

Sacit Aslan yazdı...

Bilgiden ve fikirden yoksun, sözüne ve duruşuna sahip çıkamayan, ağzından dökülen cümleye bile inanmayan kimselerin sergilediği çürümüşlük, insan erdeminin en dip noktasıdır. Yağcılık ve yalakalık uğruna gerçekleri çarpıtan, hakikati lime lime edip sadece güç sahiplerine yanaşmak için sergilediği bu sefil acizlik, sıradan bir zayıflık değil; karekter denen yapının tamamen foseptik çukuruna düşmüş halidir.

Bu zihniyetin mensupları omurga yerine çıkarı rehber edinir. Uydurma övgülerle, içi boş sadakat gösterileriyle, yaltaklanmanın en pespayesini sahneleyerek kendilerini akıllı sandıklarını düşünürler.

Oysa ortaya koydukları şey basit bir küçülme değil, insanlık onurunu alev alev yakıp yok etmektir. Kendisine saygısı olmayan birinin başkasına saygı duyması imkansızdır.

Zavallılık burada yalnızca bilgisizlik fikirsizlik değildir. Kendi benliğini yok sayacak kadar ruhsuzluğa teslim olma cüretidir. Güç kırıntısı için ilkesini satan, çıkar uğruna omurgasını kıran herkes, önce kendi değerini mezara gömer. Bu çürüme dilde başlayan bir kirlilik değil, insan karakteri kemiren bir yozlaşmadır. İnsanı içten içe çürütür, geriye sadece utanılacak bir kabuk bırakır.

Gerçeği eğip bükerek itibar kazanacağını sananların trajedisi, aslında yalnızca kendilerini kandırdıkları gerçeğidir. İnsan kendi vicdanına ihanet ettiğinde, dünyadaki en ağır kaybı yaşar. Yağcılık da bunun adını koyan en iğrenç teslimiyet biçimidir. insanın kendi benliğini ucuz menfaat karşılığında peşkeş çekmesidir.

Bu zihniyetin toplumun gelişmesini engelleyen en ağır yük, karakterini çıkar uğruna lime lime edenlerin yaydığı bu kokuşmuş iç karartıcı bataklık hangi yöntemle kurutulacak bilmiyorum?

Sacit ASLAN