Dijital çöplüğün sinekleri

Sacit Aslan'ın yeni yazısı...

Hepsinin elinde bir telefon, dillerinde bir iftira, akıllarında ise ne hakikat var ne de zerre kadar izan! Gerçeklikten kopmuş, ahlaktan ve vicdandan bihaber bu yavşaklar sosyal medyanın kuytu köşelerinde karakter suikastı peşinde. Kim oldukları herkesce malum olan ama kendilerini adaletin, bilginin ve erdemin merkezinde zanneden 2-3 kişilik soytarı gurubu!

Bu dijital meczuplarda; ne birikim var ne de bilgi. Bu hayasızlar için “gerçek” sadece işlerine yarayan bahanelerdir. Bugün birini göğe çıkarıp yarın yerin dibine sokmak arasında en ufak bir rahatsızlık hissetmezler. Çünkü amaç hakikat değil, takipçi kazanmaktır. Çünkü istedikleri tek şey dikkat çekmek hem de ne pahasına olursa olsun… Yalanlarla, iftiralarla ve ucuz sansasyonlarla…

Bu soytarılar; konuşurken ağızlarında cehalet köpürür, klavye başında yalan üretmekten parmakları nasır tutmuştur. Her konunun uzmanı, her olayın bilirkişisi, her gündemin yargıcı olmuştur bu şerefsizler. Kendilerinden menkul bir özgüvenle, geçmişlerinin çürük tahtadan yapılmış olduğunu unutup başkalarının hayatına hükmetmeye çalışırlar.

En tehlikelisi ise: Bugün savunduklarını yarın inkâr eder dün övdüklerini bugün linç ederler. Çünkü karakterleri yoktur yalnızca algoritmaların peşinde sürüklenen bu çöpler ne vakar bilirler, ne mahremiyet, ne özür ne de sorumluluk.

İzzetini üç beğeniye satmış… iftira atmayı fikir beyanı kabul etmiş bu hayasızlar… Kendi çamurunu başkalarına sıçratarak temizleneceğini zannediyor. Bugün iftira ve yalanlara kurduğunuz tahtlarınız, yarın üzerinize yıkıldığında yaşamınız boyunca ciddiye alınmadığınızı sadece geçici bir gürültü olduğunuzu anlayacaksınız ama atı alan Üsküdar’a değil, Adapazarı’na varmış olacak.

Sacit ASLAN