En son ‘şantajı devlete’ oldu, yolun sonu 'demir parmaklıklar'!

"Can Tanrıyar’ın o yok saydığı, 'Adalet, hak, hukuk' şimdi ona da lazım olacak! Demir parmaklıklar arkasında önce vicdanı ile hesaplaşacak ve ‘işlediği ruhsal cinayetlerin’ hesabını kendisine verecektir diye umut ediyorum…"

İhtirasın kurbanı olmak, insanın temel hastalıklarından biridir. İhtirasa zemin hazırlayan menfaatçi ve çıkarcı yaklaşımlar her şeyden önce insanın akl-ı selîm ve mantığına perde çeken sancılardır.

İhtiraslarına gem vuramayan bir profil: Can Tanrıyar…

Menfaatlerine düşkün, kendi çıkarlarına mahkûm olup arzularının peşinde koşanlar, “Her şey benim olsun…” diyerek gaflet ve bencilliğe esîr olmaktan kurtulamaz. İşte onlardan belki de en ünlüsünü yakın zamanda hep birlikte tanıdık… Can Tanrıyar…

Fenerbahçe muhabirliğinden, magazin dünyasına oradan da medya patronluğuna uzanan bir yolculuk… Kaf dağında bir ego, menfaat hırsı, servet avcılığı, makam arzusu, kurulan karanlık ilişkiler ve sonu hüsranla biten bir kariyer… Can Tanrıyar…

İnsan doyumsuzluk hastalığının pençesine düşmeye görsün gözü hiçbir şey görmez olur ve önüne ne gelirse yıkıp döker… Ve gün gelir pervasızca devlete şantaj yapmaya bile kalkar...!

‘Nasıl olsa bana bir şey olmaz’ diyerek yıllarca keyfine göre at koşturdu magazin dünyasında Can Tanrıyar…

Yalan, dolan ve asparagaslarla süre gelen bir habercilik anlayışı ile çok can yaktı, çok ah aldı Can Tanrıyar…

Magazin dünyasının Yeşilçam’ın ünlü karakter oyuncusu rahmetli Erol Taş’ın Beyazperde’deki o kötü adam rolünün ete kemiğe bürünmüş haliydi adeta. Onun için tek bir gerçek vardı o da kendi menfaatleriydi. Gün oldu ‘ölüm döşeğindeki’ 2 çocuğunun annesi eşini, bir başka kadın için terk etti.

Ve gün geldi dağlara taşlara adını yazdırdığı biricik aşkı Petek Dinçöz’ün hayatını karartmayı bile kendinse hak gördü. Kötülük o kadar içine işlemişti ki, birçoklarının hayatındaki Freddy Kruegger’dı o…

Ancak gün geldi kurduğu korku imparatorluğu su almaya başladı… Medya eski medya değil, magazin haberciliği ise başka bir yere evrilmeye başlamıştı. Değişime ayak uyduramayan Tanrıyar, yeni bir hamle yaparak Uçankuş TV’ye yatırımcı bir ortak buldu. Bu aslında onun için adeta bir can simidiydi!

Ortağına bin bir vaatlerde bulunmuş Maslak 1453 yerleşkesi içinde görkemli bir televizyon kanalı kurdurmuştu… Ancak huylu huyundan vazgeçemiyordu. Kendisine güvenenleri nedense yanıltmakta üstüne yoktu. 1 yıl geçmiş iş insanı ortağı sürekli zarar eden kanalın hesaplarını incelemek istemişti.

‘Vay sen misin hesap soran’ diyerek ortağına ‘postayı koyarak, restini çekti’. Eğer çok üstüme gelirsen de ‘seni tüm iş dünyasına rezil ederim’ diyerek de yıllardır en iyi bildiği oyunu oynamaya başladı.

Ancak bu kez sert kayaya çarpmıştı Tanrıyar.

İş insanı ortağı soluğu mahkemede aldı. Yıllar süren davalar sonunda yargı Tanrıyar’a dedi ki; “ortağını dolandırmışsın” hem de 6,5 milyon dolar.

Onun için bu karar kabul edilemezdi. Bir şeyler yapmalıydı…

Önce yeni eşi Tamar Oner ile birlikte sosyal medyada ’itibar suikastıne’ soyundular… Ancak unuttukları bir şey vardı o da ‘Güneş balçıkla sıvanmıyordu’

Bu taktikleri işe yaramamıştı, ‘Tanrıyar Ailesinin...!’ Üstelik bir de ünlü müteahhit Ali Ağaoğlu’da Can Tanrıyar’a ödemediği 2 yılı aşkın kira borcu yüzünden tahliye davası açmıştı.

Kara bulutları bir an önce dağıtması lazımdı Tanrıyar’ın… Bankaların kara listesinde olan Can Tanrıyar iş dünyasının saygın isimlerini kapısını çaldı ama olmadı… Bir kez de şansını geçmişte aynı sofralarda oturduğu ağır abilerinin kapısına gitmeyi denedi… Ama o kapılar da çoktan kapanmıştı! Tam umudunu kesmişti ki, oltasına Muhammed Yakut düştü…

Bir süredir iş hayatında sorunlar yaşayan Yakut’a ballı bir iş lazımdı. Ortak bir çıkar uğruna Tanrıyar-Yakut ortaklığı hemen yürürlüğe girdi. Tanrıyar işe Yakut’a sözde mağduriyetini en dramtik şekilde anlatmakla başladı. Ardından, ‘uydurma sözde belgelerle’ FOX Haber’in yolunu tuttular…
Yaklaşık 2 saat süren görüşmede deneyimli gazeteciler bu bitirim ikilinin anlatılanlara itibar etmeyerek kibarca kapıyı gösterdi.

Sonrası ise herkesin malumu…

Muhammed Yakut, Sedat Peker’e özenerek videolar çekerek ‘iş, siyaset ve bürokrasinin’ önemli isimlerine ‘iftira ve hakaretlerle’ dolu söylemlerde bulunmaya başladı.

Sosyal medya 14 ayrı suç dosyası olan bu suç makinasına ilgisiz kalmadı. Türkiye kritik bir seçim arifesindeyken bazı kesimler bu sözde ifşalara balıklama atladılar…Tanrıyar Ailesi de kendilerince adeta havalara uçuyor sosyal medyada ilginç paylaşımlarda bulunuyordu…

Ancak hiç beklenmedik bir gelişme oldu… Gazeteci Serdar Akinan, Muhammed Yakut ile Youtube kanalında bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin çok ciddi ithamlar yer aldı. Akinan da özellikle meslektaşları tarafından eleştirilere maruz kaldı. Çünkü bir suç makinasına asıl sorulması gereken sorular yerine sanki ‘uzmanıymış’ gibi FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili sorular Muhammed Yakut’a soruyordu. Bu yayını Akinan’ın büyük tepki çekti…

Ve gazeteci Serdar Akinan kısa bir süre sonra gözaltına alındı. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Akinan yeni bir video ile takipçilerinin karşısına çıktı.

Serdar Akinan yaptığı yayında bir takım yeni bilgilere ulaştığını ve bu bilgiler ışığında Can Tanrıyar ile Muhammed Yakut’un karanlık ilşkisine dikkat çekmişti.

İşte bu yayın sonrası Akinan hem Can Tanrıyar hem de eşi Tamar Oner tarafından hakaret ve tehditlere maruz kalacaktı... Onlara göre Serdar Akinan özenle hazırladıkları ‘kumpası’ deşifre etmişti…

Daha bu olayın dumanı üstünde tüterken, beklenen bir gelişme ‘son dakika’ olarak Twitter’da kendisine en üst sıralarda yer buldu...

Can Tanrıyar gözaltına alınmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheli Muhammed Yakut'un yaptığı suç içerikli video paylaşımlarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Can Tanrıyar'ın, paylaşımlarda kullanılmak üzere ‘bilgi, belge ve fotoğraf aktarımı’ yaptığı, şüpheliyle video paylaşım süreci ve öncesinde birlikte hareket ettiğine yönelik tespitlerde bulunmuştu.

Tanrıyar’ın evinde yapılan aramalarda da Muhammed Yakut’a el yazısı ile yazılmış bilgi ve belgelere ulaşılırken 32 kez de bu şahısla görüşmesi tespit edilmiş.

Evet, çekirge misali... Bir sıçramış, iki sıçramış ve en nihayetinde üçüncüsünde çakılı vermişti…

Aklını peynir ekmekle yemiş olsa gerek devleti tehdit etme cüretini kendinde bulunabiliyordu.  

Bir zamanlar şatafatlı yaşantısı ile magazin medyasını süsleyen Can Tanrıyar bu kez gazete ve haber bültenlerine konu oluyordu.

Tanrıyar’ın o yok saydığı, “Adalet, hak, hukuk” şimdi ona da lazım olacak!

Demir parmaklıklar arkasında önce vicdanı ile hesaplaşacak ve ‘işlediği ruhsal cinayetlerin’ hesabını kendisine verecektir diye umut ediyorum…

Yıllardır büyük itibar erozyonuna uğrayan medyamız içinde ‘habis bir ur’ gibi varlığını sürdüren bu kişiliğin gerçek maskesi en nihayetinde düştü.

Umarım Tanrıyar gerçeği özellikle temiz medya özlemi içinde olan bizler için bir milat olacağı gibi, “dili ağzına büyük” olan bazı şarkıcı artıklarına da ibret olur.

Kalın sağlıcakla…

Sacit ASLAN