"Her Şeyi Ben Bilirim" kompleksi
Sacit Aslan'ın yeni yazısı...
Kurumsal hayatın sessiz katili nedir biliyor musunuz; ne ekonomik kriz, ne kötü yönetim, ne de rakip firmalar. Asıl tehlike: "Her şeyi ben bilirim" sendromuna yakalanmış, ego şişkinliğiyle adeta yürüyen balon hâline gelmiş insanlardır. Bunlar genellikle bir ünvan taşır ama esas meslekleri, her konuya maydanoz olmak insanların emeğini risk edip yorgunluğu ile kumar oynamaktır.
Bu gibiler bir kuruma veya bir müesseseye girdikleri andan itibaren Güneş bu kişilerin bilgiç tavırları ve entelektüel(!) parıltısından utanıp kenara çekilir. Egoları Everest'le yarışır, kompleksleri ise kendi içlerinde ayrı bir holding kurmuş, genel yayın yönetmenliğini ve patronluğu kendisi yapmaya karar vermiştir.
Bu kişiler kurumsal dünyada "Her şeyi ben bilirim" aristokrasisinin asil üyeleridir. Canlı yayınlarda cümle kurarken virgül koymanıza firsat vermezler çünkü sizin cümleniz başlamadan onlar zaten sonuca varmıştır.
Bazen siz daha soruyu sorarken onlar cevabınızı hazırlamış, gerekirse üstüne üç paragraf dipnot düşmüştür.
Unuttukları şey ise bir gün bu balonu patlacak iğne olma cesaretine sahip bir patron çıkar, o kutsal "ben bilirim" tahtını ve zirveye çıkmış "ego"yu yıkar. Ve "Hayır, sen her şeyi bilmiyorsun, bilmen de gerekmiyor. Büyük emeklerle kurulmuş bir müesseseyi senin komplekslerin uğruna riske atamam" der ve kapının önüne koyar.
TELE 1 Televizyonu yayın hayatı boyunca vermiş olduğu en doğru kararlardan birini daha vermiş ve kurum içindeki bu "sessiz katili" ortadan kaldırmıştır.
Sacit ASLAN