Vefatının 10. yılında Behiye Aksoy'a özlem

Sacit Aslan'ın 10 yıl önce aramızdan ayrılan unutulmaz sanatçı, dev assolist Behiye Aksoy'a özlemini dile getirdiği yeni yazısı...

Bugün, Behiye Hanım'ın aramızdan ayrılışının 10. yılı.

Behiye Aksoy gibi bir sesin gidişi, sadece bir hayatın sona ermesi değildir.

Bir devrin, bir zarafetin, bir duruşun sessizce vedasıdır. Evet o gitti ama arkasında öyle bir iz bıraktı ki hâlâ içimde çınlayan bir şarkı gibi yaşıyor.

Behiye Aksoy, sadece şarkı söylemedi; her notada bir vefa, her mısrada bir hüzün taşıdı.

Onu dinlerken bir aşkı hatırlar, bir kaybı kabullenirdiniz, bir sessizliği sarardınız içinizde. O, sesiyle suskunlukları dillendiren biriydi ve Maksim'in MAKSİM olmasında parmak izleri olan bir assolistti.

Sahneye çıktığında zaman dururdu sanki... İnci gibi parlayan gözleri, başını hafifçe yana eğişi, bir şarkıya başlamadan önceki o içli duraksayışı...

Behiye Aksoy sadece müzikle değil varlığıyla da şairane bir hanımefendiydi.

Her haliyle "dönemin hanımefendisi" ve her performansında izleyicisine bir sanatçının ne demek olduğunu usulca hatırlatırdı.

Bugün onsuz geçen bir yıl daha.

Ama onun sesi hâlâ plaklarda, eski kasetlerde, unutulmaz bir zaman dilimi içinde yaşıyor.

Bir sabah radyodan duyulan "Rüya Gibi Uçan Yıllar" ile kalbimiz birden daralıyor, onunla geçen yılların güzelliğini anımsıyoruz.

Behiye Aksoy artık aramızda değil.

Ama o, asla unutulmayacak bir assolist.

Gözlerimin önünde olmasa bile sesi hâlâ kulağımda.

Ruhun şad olsun zarafet dolu Behiye Hanım, ışıklar içinde uyu.

Yaşadığım sürece sesin hep benimle olacak.

Sacit ASLAN