Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Ortaköy Camii sular altında kalabilir!

Küresel ısınma, hem dünyayı hem de ülkemizi tehdit etmeye başladı. Küresel Denge Derneği'nin hazırladığı yeni rapor ise panik yarattı.

Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Ortaköy Camii sular altında kalabilir!

Küresel ısınma, tüm dünya için tehlike saçmaya başladı. Küresel Denge Derneği'nin 'İstanbul ve İzmir İlleri için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri' raporu, İstanbul'da düzenlenen toplantıda tanıtıldı.

Üç yıllık bir çalışmanın sonucu olarak hazırlanan raporda, denizlerdeki su seviyesinin yükselmesi nedeniyle İstanbul ve İzmir'in tehdit altında olduğu vurgulandı.

Nüfus yoğunluğu, sosyoekonomik gelişmişlik ve ticari faaliyetlerin önemli merkezleri olmaları nedeniyle İstanbul ve İzmir'e odaklanan çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) en olumsuz senaryosu, yani deniz seviyesinin küresel olarak yüzyılın ortasında yaklaşık 0,5 m, yüzyılın sonunda ise yaklaşık 1 metre yükseleceği hesabına dayanarak yapıldı.

Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Nuran Talu açılışta yaptığı konuşmada, "Çalışmaya özellikle İstanbul ve İzmir gibi en önemli kıyı şehirlerinden başladık. Böylece ulusal ve yerel karar vericiler başta olmak üzere tüm paydaşların iklim değişimi bağlantılı deniz suyu yükselmesi sorununa dikkatlerini çekmek istedik" ifadelerini kullandı.

BOĞAZİÇİ TEHDİT ALTINDA!

Hem coğrafi yapıları hem de komşusu oldukları denizlerin farklı özelliklere sahip olması nedeniyle İstanbul ve İzmir'in deniz seviyesi yükselmesi ve fırtına kabarması olaylarından farklı düzeylerde etkileneceği vurgulandı. Ekoloji uzmanı Prof. Dr. H. Nüzhet Dalfes, İstanbul'da Marmara Denizi'ne kıyısı olan ilçelerde 6 milyondan fazla insan yaşadığına dikkat çekerek "Şehirde, yüksekliği 2 metreden az olan yaklaşık 120 kilometrelik bir alan risk altında. Bu, neredeyse Maltepe ve Fatih ilçelerinin toplam yüzölçümüne eşdeğer bir alan. İstanbul'un güney kıyılarının deniz seviyesindeki değişimden daha fazla etkileneceği hesaplanıyor" ifadelerini kullandı.

DOLMABAHÇE SARAYI, BEYLERBEYİ SARAYI, KÜÇÜKSU KASRI...

Hazırlanan rapora göre, İstanbul Boğazı'nın tamamımın, özellikle de kıyılarda yer alan konak, saray, dini ve tarihi yapıların deniz seviyesindeki değişimden etkileneceği vurgulandı.

Bu yapılar arasında Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı gibi saraylar ve Şemsi Paşa Camii, Ortaköy Camii'nin bulunduğu açıklandı. Uzmanlar "Bu yapıları korumak için daha kalıcı önlemler alınması gerekli" açıklamasını yaptı.

Öte yandan deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte Göksu ve Küçüksu gibi akarsularda, akarsu yatağının bir bölümünün de sular altında kalacağı aynı etkinin Kadıköy'deki Kurbağalıdere Vadisi'nde de beklendiği açıklandı.

İSKELELERE DİKKAT!

Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Nuran Talu, "İstanbul'da deniz seviyesi yükselmesi, iskelelerde de bazı yenilemeler yapılmasını gerektirecek. Üsküdar İskelesi'nde, lodoslu havalarda oluşacak fırtına kabarmalarına karşı mühendislik tedbirleri, Kadıköy'de ise deniz seviyesinde yükselmenin ardından yaşanabilecek fırtına kabarmaları, metro girişlerini etkileyebilir ve bunun için önlem alınması gerekebilir. Prens Adaları'nın da özellikle yerleşim yerlerinin bulunduğu iskele ve kıyı bölgelerinin etkilenebileceği öngörülüyor. Fenerbahçe-Maltepe sahil şeridi de riskli bölgelerden. Deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak bu kıyılarda bazı düzenlemelerin yapılması şart" açıklamasını yaptı.

KORDON VE KÖRFEZ DE RİSK ALTINDA…

Prof. Dr. Avcı ise İzmir'de deniz seviyesindeki değişim en çok İzmir Körfezi'ni etkileyeceğini vurguladı. Özellikle Kordon'daki rıhtımın, dalgaları kıracak ve yansıtacak şekle dönüştürülmesi önemli. Karşıyaka'da mevcut düzenlemelere ek olarak, deniz seviyesinin değişmesinden sonra birtakım önlemlerin alınması gerek.

Benzer şekilde, Karşıyaka'dan Mavişehir'in batısına kadar devam eden bir set bulunsa da deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle yeni önlemlere gerek duyulabilir. Deniz seviyesi yükselmesinin, kıyı boyunca bazı alanların sular altında kalmasına ve tuzlu suların yeraltı sularına karışmasına sebep olacağı tahmin ediliyor. Bu durum, tarımsal üretim açısından ciddi sorunlar yaratabilir. Ayrıca raporda, Karadeniz'e akan akarsuların, deniz seviyesindeki değişimden kısmen etkileneceği, bunun deniz suyunun iç kısımlara ilerlemesine ve yer altı sularının tuzlanmasına sebep olabileceği uyarısında bulunuluyor.

DHA